McKinsey & Company’nin kıdemli ortakları Kurt Strovink ve Carolyn Dewar tarafından yürütülen kapsamlı araştırma, dünyanın en başarılı CEO’larının ortak özelliklerini ortaya koyuyor. Jamie Dimon gibi isimler bile dahil bu grubun başarısının özünde gereksiz güç veya öze gerek yok; süregelen öğrenme ve alçakgönüllülük var.
En Başarılı CEO’lar Ne Yapıyor?
Araştırmaya göre pek çok CEO, görevlerine başlamadan önce kendilerini hazır hissetmeyebilir. Ancak onları diğerlerinden ayıran şey, her şeyi bilmediklerini kabul etmek ve bu farkı kapatmak için hızla öğrenme, uyum sağlama ve kurumsal yöntemlerle güçlerini değerlendirebilme becerisidir. Jamie Dimon gibi liderler, ekiplerine en kötü halinizi göstererek sorunları açıkça tartışmayı teşvik eder ve kurumsal dürüstlüğü güçlendirir. Bu özellikler merak ve öğrenmeye açıklık zihniyetiyle birleşiyor; Dewar bu liderlerin röportajlarda sürekli öğrenmeye odaklanma ihtiyacını vurgular.
Görev Zorluğu ve Performans Baskısı
CEO’ların görevi hiç bu kadar zor olmamıştı. %30’u ilk üç yılını tamamlayamadan görevi bırakıyor. S&P 500 şirketlerinde başarısız CEO geçişlerinin her yıl yaklaşık 1 trilyon dolarlık değer kaybına yol açtığı düşünülüyor. Ancak başarılı CEO’lar baskı altında bile daha yüksek performans gösteriyor; Strovink, en üst beşte birin ortalamadaki CEO’lardan 30 kat daha fazla ekonomik değer yarattığını belirtiyor.
Yeni CEO Kültürü: Uyum Zorunlu
Aktivist hissedarlar ve özel sermaye şirketlerinin etkisiyle CEO’lar üzerindeki baskılar artıyor. Jim Rossman, aktivistlerin performansı sürekli izleyip düşük performans gösterenleri hızla değiştirdiğini söylüyor. CEO’lar artık sadece yönetenler olarak görülmüyor; verimlilik ve değeri en üst düzeye çıkarmak için katı üç aylık performans ölçümleri altında çalışıyorlar. Jamie Dimon, kurumlardaki rehavete karşı sürekli tetikte olunması gerektiğini savunuyor; diğer liderler de rakiplerinden önce kendini yenilemeyi hedefliyorlar.
Yalnızlık ve Güvenilir Danışmanlar
Yüksek performans baskısı CEO’larda büyük bir yalnızlık yaratabiliyor. Microsoft CEO’su Satya Nadella, bilgi asimetrisinin bu yalnızlığın en büyük nedeni olduğunu ifade ediyor. Başarılı CEO’ların güvenilir danışmanlardan oluşan bir mutfak dolabına sahip olmaları ise hayati önem taşıyor.
İkinci Sınıf Düşüşü Yok
Çalışmada ilginç bir bulgu daha var: liderlikte meşhur “ikinci sınıf düşüşü” bu elit grup arasında hiç yaşanmamış. Strovink, bu liderlerin zamanla daha iyiye gittiklerini belirtiyor; eksik bilgiyle cesur kararlar alan bu CEO’lar, sürekli öğrenme ve alçakgönüllülükle zorlu dönemi yönetebiliyorlar.
Sonuç: Sürekli Öğrenme ve Uyum Sağlama Becerisi
Araştırma, Fortune 500 CEO’larının başarısının insanüstü yeteneklerden değil, sürekli öğrenmeye açıklıktan ve kendi eksikliklerini kabul etmekten geçtiğini gösteriyor. En başarılı olanlar, uyum ve öğrenme yeteneklerini kullanarak zorlu ortama ayak uyduruyor ve başarıya taşıyorlar. Merak ve sürekli gelişim vurgusu bu liderlik yaklaşımının temelini oluşturuyor.
Yorumlar kapalı.