Türkiye, 32 yıl önce gerçekleşen Madımak Katliamı’nın yıldönümünü anarken, bu trajik olay hafızalarda canlılığını koruyor. 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta yaşanan katliamda 33 kişi hayatını kaybetmişti. O günlerde düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenliği sırasında radikal grupların saldırısıyla başlayan olaylar, bir yangına dönüşmüştü. Bu olaylar, ülkede dini temelli şiddet ve toplumsal bölünmelerin derinleşmesine neden olmuştu.
LeMan Dergisine Yönelik Saldırı ve Toplumsal Tansiyon
Geçtiğimiz günlerde, Türkiye’nin köklü mizah dergilerinden LeMan’a yönelik saldırı gerçekleşti. 26 Haziran 2025 tarihli sayısında yayımlanan karikatür, dini figürleri tartışmaya açmıştı. Yetkililer, bu karikatürün Peygamber Muhammed ve Musa’yı aşağılayan unsurlar içerdiği iddiasıyla, dergi ve çalışanlarına soruşturma başlattı. İstanbul’da yapılan gösterilerde aşırı gruplar sloganlar atıp, dergiye saldırmaya çalıştı. Polis müdahalesi ise yetersiz kaldı veya hiç olmadı. Dergi çalışanlarından 4 kişi gözaltına alındı ve tutuklandı. Bu olaylar, Türkiye’deki dini hassasiyetlerin ne denli kırılgan ve kutuplaşmış olduğunu tekrar gösterdi.
Uzmanlar ve Toplumun Yorumları
Olayı ve tutuklamaları uzmanlar çeşitli açılardan analiz ediyor. Ezgi Başaran gibi isimler, olayın arkasında yatan derin toplumsal ve siyasi dinamiklere dikkat çekiyor. Özellikle, olayın arkasında uzun süredir faaliyet gösteren ve 1990’ların şiddet olaylarına karışmış olan IBDA-C gibi radikal grupların olası etkileri üzerinde duruluyor. Ayrıca, hükümetin olaylara karşı tutumu ve göstericilere uygulanan politikalar, iktidar-muhalefet mücadelesinin bir yansıması olarak görülüyor. Erdoğan ve ilgili bakanların açıklamaları, olayların dini ve milli değerler üzerinden manipüle edilerek, muhalif seslerin susturulmasını amaçladığı eleştirilerine neden oluyor.
Madımak Katliamı ile Karşılaştırmalar
Madımak Katliamı ile LeMan olayları arasında dikkat çekici paralellikler bulunuyor. Her iki durumda da, dini duyguları istismar eden radikal grupların provokasyonları, geniş kitlelerin öfkesini tetiklemiş ve trajik sonuçlar doğurmuştu. Madımak’ta güvenlik güçlerinin olaylara müdahale etmeyişi, toplumsal travmayı büyütmüştü. Günümüzde de polis müdahalesinin yetersizliği veya görmezden gelinmesi, olayların büyümesine zemin hazırlıyor. Bu olaylar, Türkiye’de dini ve seküler değerler arasındaki çatışmanın ve kutuplaşmanın izlerini taşıyor.
Geleceğe Dair Endişeler ve Toplumsal Yansımalar
Madımak saldırısı, Türkiye’de dini özgürlükler ve ifade özgürlüğü tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Günümüzde, dini duyguları kullanarak provokasyon yapanlara karşı alınan önlemler, toplumun bölünmüşlüğünü ve otoriter eğilimleri pekiştiriyor. Uzmanlar, bu olayların Türkiye’de demokratikleşme ve laiklik mücadelesinin ne kadar kırılgan olduğunu gösterdiğine vurgu yapıyor. Artık, geçmişin acı hatalarından ders çıkarma ve toplumsal barış için adımlar atmanın zamanı geldiği ifade ediliyor.
Yorumlar kapalı.